atölyedenişler

Dedemin tahtadan masaları vardı, sandalyeleri, saatleri… Küçük bir çocukken atölyesinde meraklı gözlerle dolaşırdım. Üşenmeden her bir parçanın ne işe yaradığı,...

Dedemin tahtadan masaları vardı, sandalyeleri, saatleri… Küçük bir çocukken atölyesinde meraklı gözlerle dolaşırdım. Üşenmeden her bir parçanın ne işe yaradığı, nasıl kullanıldığını uzun uzun anlatırdı. Bir sabah herkes uyurken atölyeye girdiğimde üzeri örtülmüş bir obje gördüm. Hemen sandalyeyi masanın önüne çekip, üzerine çıkıp örtüyü kaldırdım. Antika arabaların pandizotunda kullanılan ahşap hoparlör yuvalarını bir gece lambasına dönüştürmüştü. Büyük bir şahesere bakar gibi izledim. Dedem benim kahramanımdı. Bense onun ilk göz ağrısı... Ondan öğrendiklerimle çıktığım bu yolda kalabalıklaştım. Birbirini sevmekle başlıyormuş birlikte üretebilmek… Şimdi yol arkadaşım ile birlikte, dedemin hatırasının kıyısında ürettiklerimiz ile yola devam ediyoruz. Aslında yaptığımız hiç bir şeyi bir gün satacağımız aklımıza gelmezdi. Ama bu küçük atölyemiz bunca şeyi saklayacak kadar büyük değil ve dedemden izleri taşıyan bu işlerin başka evlerde, başka insanların hayatına dokunacağı, onları renklendireceği fikri paha biçilemez. Bu sebep ile küçük atölyemizi sizlerle paylaşmak istedik… Azalmadan, çoğalarak, sevgi ile… NESRİN & GÖKCEM YAZICI